Selam olsun,
Atalarımızın “Taş yerinde ağırdır” sözü ile terbiye edilmişken göktaşları üzerine düşünmek bizler için hoş bir ironi. Bilim dünyasının göktaşlarına olan ilgisi aslında evrene ve dünyamızda canlılığın nasıl başladığına cevaplar bulma ihtimalinin olmasından kaynaklanıyor.
Bu noktadan sonrası tamamen varsayım olacak ama afaki değil.
Evren oluştu, Güneş oluştu bu aşamaları hızlıca geçiyor nihayetinde mavi gezegenimiz Dünyanın oluşuma gelebiliyoruz. Zamanı hızlandırmam Nobel ödülünü hak etse bile talip değilim. Nobel’in eski tadı yok deniyor ama o konuyu sonra yazalım.
Güneşimiz oluştuğunda çekim gücü sayesinde Dünyamızla birlikte başka gezegenlerde görece hızlı bir şekilde oluştu. Bu oluşumu biliyoruz tozlar, gazlar vb. Şimdi merceklerimizi bu oluşumun mantığına yani soyut bir alana yakınlaştırmamız lazım.
Nasıl oldu ki Güneş etrafında gezegenler oluşurken sadece ve sadece Dünya’da yaşam başladı?
Gezegenlerin oluşma serüvenleri aynı temel üzerinedir, toz bulutları ve haylaz gazlar.
Sadece bizim Güneşimiz etrafında oluşan bu tozlarla gazların birleşmesinden/çarpışmasından canlılığın oluşması biraz zorlama gelmiyor mu size de? Bu nasıl bir şeymiş ki canlılığı başlatan Mars, Jupiter ya da Neptün’de yokken sadece Dünyamızın tozu gazında var.
Kemal Sunalımızın taşı attıktan sonra “Aha kafası yarıldı” dediği gibi elinize taşı alıp atmak istemiş olabilirsiniz zira göktaşlarından girdik Dünyanın oluşumunu yazıyorum. Bana biraz daha zaman tanır ve tahammül ederseniz gerçekten çok sevinirim.
Canlılık, Dünya içinde ilk oluşum süreci neticesiyle oluştu dediğimizde şu soruya yanıt vermemiz gerekiyor. Eğer keramet toz ve gaz ise gezegenler zaten bu şekilde oluşuyor neden sadece Dünya’da yaşam var? EL CEVAP; Evrim Teorisi! Çok uzun zaman ve rastlantısal sonuçlar.
O zaman el soru; Aynı milyar yıllık gezegenlerde bizim Dünyamızda olanın 1000000 de 1 canlılık demiyorum, canlı oluşumunu mümkün kılacak rastlantısal sonuçlar neden meydana gelmedi? Ne yani Dünyamız tüm tuşlara basıp bütün şansını bir kerede kullanıp mı bunu başarmış? Ben bu görüşü hiçbir zaman mantıklı bulmadım. İyi ki otorite değilim yoksa mantıklı bulmamam bağlayıcı olabilirdi.
Benim daha iyi olduğunu düşündüğüm olasılık canlılığın Dünyamıza dışarıdan geldiğidir. Elbette baş müsebbibi göktaşlarıdır. Dünyamıza çarpmış ve yaşını Dünyanın yaşından daha eskiye tarihlediğimiz göktaşlarını biliyoruz. Kendi Güneş sistemimiz dışından hatta galaksiler arası gerek galaksi çarpışmaları gerekse galaksiler arası boşluğu(!) geçen göktaşları mevzubahis. Her göktaşı üzerinde getirdiğini çarptığı yere saçacaktır ki bu çok sayıda göktaşına maruz kalan bir gezegende canlılığa sebebiyet verebilir. Bana kalırsa olasılığı çok yüksektir.
Benim size sorduğum soruyu bana sorabilirsiniz.
Yani bütün bu göktaşları sadece Dünyaya mı çarpmış, diğer gezegenlere hiç çarpmamış ki sadece Dünya’da yaşamı tetiklemiş? Güzel ve makul bir soru. Cevabını vermek isterim elbette.
Ağacın üzerine yazı yazamazsınız, yazı yazmak için işlemlerden geçirip kâğıt elde etmeniz gerekir ki bu işlemi toz ve gaz olarak düşünebiliriz. Tüm gezegen oluşumları temelde aynıdır lakin materyal oranları farklıdır. Kimisi defter gibi yazılabilir kimisi kalın kabuklu ağaç gövdesi gibi olabilir. Buna karşın göktaşlarının gezegene çarpmasını harf olarak düşünebiliriz. Hem taşıdığı mevcut güneş sisteminde olmayan materyaller hem de çarpma anında oluşan tepkimeler.
Elimizde 29 harf var bunları sertçe bir ağaç gövdesine atıyoruz birde aynı harfleri bir defter üzerine atıyoruz. Ağaç gövdesinde bir cümle oluşması bir defter üzerinde oluşması ihtimalinden çok daha düşük kalacaktır. Dünyamız yaşamın başlamasına elverişliydi ki bunun sebebi sadece yaşanabilir bölgede olması değil aynı zamanda Güneşin çekim gücünden kaynaklı göktaşlarıyla temas için uygun ya da şanslı bir yerde olması diyebiliriz.
Evren boyutunda etrafımıza baktığımızda bizden başka yaşam olmadığını çok net olarak görmekteyiz. Bizim güneş sistemimiz tek başına yaşam üretmemiş, sadece içindeki bir gezegende yaşam başlamış. Bunun nedenini Güneş sistemi dışında aramanın daha akılcı olduğu düşünüldüğünden Bilim dünyası her yaklaşan göktaşında büyük bir heyecan yaşamakta. Bizler sadece görsel şov olarak önem verebiliriz ama göktaşlarının taşıdığı önem birçok bilimsel tıkanıklığı açabilecek bir çilingir gibi dolaşmakta.
Elbette meteor, meteorit, comet, star vb. tanım ve isimleri mevcut ama bizim dilimizde yerleştiği gibi kullanmak istedim. Detaya takılanların içi rahat olsun isterim.