Selam olsun,
Bir varmış bir yokmuş bir gün tekillikten bir evren doğmuş. Doğum süreci muallak olan evrenimizin doğum öncesi ve doğum anı hakkında düşünmek isterim. Sizleri de bu konu üzerinde düşünmeye davet ederim.
Nasıl olur ki yokluktan bir şey değil sayamayacağımız kadar çok gezegen, yıldız, göktaşı oluşmuş olabilir? Hani yoktu bunlar? Güzel soru. Bu soru genelde tiye alınır ama gerçek manada çok önemli bir sorundur ve ciddiyetle ele alınması gerekir.
Tekillik neydi? Evrenin öncesi, sonrası gibi konulara girmeden önce konu içinde kullanacağım bir kavramı izah etmek isterim.
Yokluk, bir şeyin var olmamasıdır ama potansiyel olarak var olabilmesidir. Bir odaya girdiniz ve sadece bir kütük var. Bu odada masa var mı? Sorusunun yanıtı masanın yok olduğudur. Evet, masa yoktur ama masanın var olmasını sağlayan kütük oradadır yani masanın potansiyel olarak bir zaman o odada olabilirliği vardır. Yokluk, potansiyel olarak olabilecek ama somut olarak olmama halidir diyebiliriz.
Hiçlik, yokluğun biraz daha katı halidir. Aynı odaya ite kaka sizi soktuğumda kütük dahil bir şey olmadığını görüyorsunuz ve size aynı soru soruyorum. Bu odada masa var mı? Bu sorunun cevabı bu odada hiçbir şey yoktur olacaktır. Masa olmadığı gibi masanın olabilirlik durumu dahi yoktur. Elbette odanın da olmaması hiçlik durumunu doğurur ama daha yüzeyselde kalıp bu tartışma yerine konumuza odaklanalım zira kavramların bu kadarlık açıklaması şu aşamada bizim işimizi görecektir.
Doğum sancısı çeken tekilliğimize dönerken nedir bu tekillik? Diyerek kendisiyle ufak bir tanışma girişiminde bulunalım.
Tekillikten önce bir şey yoktu derken aslında yukarıda tarifini yaptığım yokluk kastedilir ve öncesine atıfta bulunarak bugün olan şeylerin o zaman olmadığı ifade edilir. Dil ve Kavram kargaşalarından ötürü büyük patlama dediğimiz saçılım süreci öncesi “hiç” bir şey yoktu gibi düşünenler olmuştur ama bu doğru bir düşünce değil.
Ortada odun yoksa tahta bir masa olma ihtimali nasıl ki söz konusu değilse öncesinde bir şey olmayan bir tekilliğin olması da söz konusu olamaz. Burada şey derken bilgisizlikten şey diyorum çünkü tekillik ve öncesi konusunda bilgimiz yok.
Tekilliğin en güzel tanımı bana göre şudur; İçinde tam bir şey barındırmayan bunun yerine her şeyin potansiyelini barındıran bir yapıdır. Mesela tüm samanyolunu cebimde taşımam mümkün değil ama tüm samanyolunu var eden temel elementleri ve o elementlerin öncü elementlerini tek parmağımın üstüne sığdırabilirdim. Keloğlanın omzundaki sopasının ucunda duran kırmızı heybesine sığdıracaklarımızı siz düşünün.
Nihayetinde tekillik saçılmaya başladığında yani büyük patlama dediğimiz süreç başladığında tüm potansiyeller serbest kalmıştır. İlk elementler oluştuğunda ortada masa yoktu ama potansiyeli vardı ve o ilk elementlerden gezegenler, yıldızlar, galaksiler, dünyamız, canlılar, zekâ, hayal kurmamız, tat duyumuz, bilgisayarımız, pinpon topu vb. birçok şey oluşmuş ve oluşmaya devam ediyor. Evrenin başlangıcında bu saydıklarımın hiçbiri yoktu ama hepsinin olabilirliği vardı ki bunların hepsi oldu.
Bu bilgilerin gereği Tekillik var ise tekillik hiçlik yani potansiyelinin bile olmayacağı bir durumdan oluştu demek hata olacaktır.
Tekillikten evrenin oluşması için 50 adet “şey” olması söz konuysa tekilliğin oluşması için 1 tek “şey” yeterli olabilir demektir. Bir şeyden 50 şey, 50 şeyden 500 şey potansiyeli olabileceğini düşünerek biraz daha kafamız karışabilir ve bu karmaşa güzeldir. Elbette 1 şeyden 5000, 5000 den 50000000 potansiyelde oluşabilir. Rakamların bilimsel bir karşılığı yoktur sadece örnekleme yapmak için şahsım tarafından uydurulmuştur.
Sonuç itibariyle bu sempatik evrenimizin cenin halleri konusunda bilgimiz arttıkça daha önceki süreçleri araştırmaya geçeceğiz diyerek konuyu şimdilik kapatıyorum. Kapı aralık, tekrar açıp konuya girebiliriz.