1. Anasayfa
  2. Genel

Uzay Çalışmalarında Eski Teknoloji Sorunu.

Uzay Çalışmalarında Eski Teknoloji Sorunu.
0

Selam olsun,

Biraz bilimin ne kadar geriden geldiğini konuşalım istedim. Bilim dendiğinde hep ileriye gittiğinden aklımıza her daim yenilik gelir ama bu pek doğru bir düşünce değil. En azından uzay çalışmaları için.

En meşhur uzay aracımızı konu ederek başlamayalım.

Voyager 1 hala yoluna devam ediyor ve bizden görece çok uzaklaşmış durumda. Çok başarılı işler yaptı ve yok olana kadar yapmaya devam edecek ancak Voyager 1977 de fırlatılmıştır. Yani üzerindeki tüm parçalar, teknolojiler 1977 yılından öncesine aittir. Bu uzay aracının yapıldığı dönemde internet kullanımı halka inmemiş, cep telefonu icat edilmemişti. Evet, elinizdeki cep telefonlarının kamerası Voyagerın kamerasından çok ama çok daha ileri teknoloji.

Kapsamlı bir uzay aracının yapılması, fırlatılması ve veri toplayacak kadar uzaklaşması için ortalama 10 ila 30 sene gerekmektedir. Önce teorik çalışmalar sonra prototipler ve test aşamaları ciddi süreler alıyor. Peki, sadece teknolojileri mi eski bu uzay araçlarının? Elbette hayır. Örneğin Voyager 1 e bir sinyal göndermek istediğimizde bu sinyal ışık hızında gitse dahi 1 günden uzun sürede gidiyor ve haliyle geliyor. Bu uzay araçlarının uzaklıktan kaynaklı yönetimi bile geriden gelmekte.

Bana kalırsa uzay çalışmalarının daha doğru ifade ile uzayda yapılacak çalışmaların önünü tıkayan en büyük engel mevcut teknolojiden mahrum ilerlemek.

Bir uzay aracı göndermek yani rampaya koyup 3 2 1 fire demek işin en basit kısmı. Bir aracı yollarken o aracın bir rotası olmak zorunda. Bu rota doğu ya da batı gibi değil. Güneş ışınlarını alabileceği yani enerji sağlayabileceği bir rotada olmalı. Bu tek başına yeterli değil, rota üzerindeki gezegenlerin ve uydularının çekim kuvvetlerinin hesaplanıp bu hesapların güneş ışınlarını da almaya engel teşkil etmeyecek bir rota olması gerekiyor. Tam böyle bir rota bulduk diye sevinirken takip ettiğimiz 40 bin kadar göktaşının bulduğumuz rotada, uzay aracımızın gidiş hızı hesaplanarak kesişme ihtimallerini atladığımızı fark ettim.

Evet, anlaşılacağı üzere mükemmel bir matematik gerekmektedir Belki de kullanılan en son teknoloji olarak matematiği düşünebiliriz. Rota belirlendiğinde rotanın şartlarına uygun bir uzay aracı gerekecektir. Güneş ışınlarından enerji elde etmesi için panelleri olacak bu değişmez ama bu panellerin koruması, açık kalma süresi, kullanılacak enerji rotaya göre değişir. Rotanın tehlikeli tarafı göktaşı ise farklı bir koruma, sıcaklık ya da soğukluk ise farklı bir koruma ya da manyetik dalgalanmalar ise farklı bir koruma düşünülür. Aynı şekilde enerjinin aktarılacağı üniteler rotaya göre savunma ya da keşif aygıtları olabilir. Uzayda seyir halindeyken oluşabilecek arızaları giderebilecek yedeklemelerin kusursuz olması gibi daha farklı konularda var. Tüm bu seyir halinde yaşanacak olaylarla ilgili vereceğimiz bir komutun saatler sonra uzay aracımıza ulaşacağını unutmayalım.

Voyager gibi cep telefonu olmayan, internet kullanımı olmayan bir dönemde değiliz elbette bugün yaptığımız uzay araçları voyagerdan çok daha teknolojik ama teknolojinin gelişme hızı arttığından 2 sene evvelki teknoloji bile ilken kalacak hale geliyor. Bu sorunun çözümü uzayda yapılan araştırmalarda devrim niteliğinde değişiklikler yapacaktır.

Yazıdan sıkılanlar için son satıra şunu yazalım. Eğer biz bugün voyagerı yapsaydık 50 55 yılda tüm enerjisini kaybetmez belki de 500 550 yıl enerji depolayabilirdi. 1977 ye nazaran daha küçük boyutlara daha çok enerji depolayabiliyoruz. Daha az enerji kullanan cihazlar yapabiliyoruz ve daha fazla enerji toplayabiliyoruz.

Paylaş

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir