Selam olsun,
Bu aralar bilim camiasının tartışmasız kabul gören tüm değerlerine karşı Donkişot gibi savaş açıyorum. Bu savaşı kazanmak gibi bir gayem olması söz konusu değil.
Bu savaş gibi gözüken saldırılarımın amacı yapabildiğim ölçüde daha ileriyi görebilmek.
Bu seferki hedefteki değirmenimiz “Işık hızı” olacak.
Malumunuz e=mc2 diyen bir abimiz vardı, ışıklar içinde uyusun.
Nedir bu emc2? Kısaca madde enerjidir, enerji maddedir.
Enerji ile maddenin yer değiştirdiği bir denklemdir.
Hepimizin duyduğu, okuduğu üzere ışık hızı geçilemez kabulü neredeyse tartışmasızdır. Evet, neredeyse yazıyorum çünkü kısık sesle de olsa bunu tartışan insanlar mevcut. Bizde o insanların kervanına katılırsak en azından katılıyor gibi yaparsak bu yolculuk bizi nerelere götürür merak etmiyor musunuz?
Bilimin karaktersiz olduğunu biliyoruz zira karakter bugün doğru diyerek kabul ettiği birçok bilgiyi yarın yanlış diyerek silip atabilir. İşin latifesini bir kenara bırakırsak bu metot ortadayken bizim ışık hızı hakkında bu kadar net ifadelerle “ışık hızı aşılamaz” dememiz ya da buna hak vermemiz birazda olsa bilimin ruhuna aykırı değil mi?
Mantıken madde ışık hızına ulaştığında enerjiye dönüşeceğinden bu hızın aşılması durumunda zaman duracaktır. Zaman durduğunda hareket duracaktır zira hareket zamanın ürünüdür. Karmaşık bir mevzuya karşı savaş açtığımızı zaten biliyorduk. Bu bizi korkutmaz aksine daha büyük bir keyif verir.
Evrende bizden ışık hızından daha hızlı uzaklaşan galaksiler olduğunu biliyoruz ve hareketleri durmuyor. Burada ince bir nokta var! Hareketi ışık hızından daha hızlı olan şey bizden uzaklaşan galaksiler değil, galaksiler arasındaki mesafenin büyüme hızı.
Bunu şöyle anlayabiliriz ben ve sen 10 metrelik bir caddeyiz. Kırmızı ışık yanıyor ve haliyle bekliyoruz. İkimizde trafik ışıklarının dibinde bekliyoruz. Birden bu cadde 300 metre oluyor. Biz yine trafik ışığının dibinde bekliyoruz. Bir hareketimiz olmadı sadece aramızdaki mesafenin hareketi oldu. Şimdi mesafe hareket ettiyse bizde onunla birlikte hareket etmiş olmuyor muyuz? Diye düşünebiliriz ama hareket etmiş olmuyoruz çünkü ışık hızında zaman durduğu için hareket şansı kalmıyor kabulümüz var.
Bundan 100 sene sonra e=mc2 olarak kalacak mı? Eklemeler yapılacak mı?
Bu sorunun yanıtı karanlık madde daha doğru bir ifade ile karanlık maddeler ile ilgili.
Biz genellikle bulamadığımız bir parçacık kaldı onun adı karanlık madde diye düşünüyor olsak bile kaç parçacığı bulamadığımızı bilme şansımız bulunmuyor. Tanrı parçacığı, karanlık madde devamlı suretle nüfuz edemediğimiz parçacıklar olduğu ortaya çıkıyor, çıkacaktır.
Işık hızına ulaşınca henüz tespit edemediğimiz çok az ya da özel durumlarda etkileşime giren parçacıklar ile bu denklemler değişebilir. Çok nadir şartlarda etkileşime giren parçacıkları o şartlara gelmeden bulma ve etkilerini gözlemleme şansımız yok. Bugün savunulan birçok “imkânsızlık” o sınırlara gelindiğinde “imkânsız” demek yanlıştır kabulünü doğuracaktır.
Bilimin kendi içindeki ilerleyişi daha iyisini bulduğunda mevcut kabulü bir çırpıda imha etmesine dayanır.
Bu konular için mihenk taşı kuantum fiziğidir.
Kuantum fiziğine nüfuz etmeye başladığımızda tüm evrende geçerli olarak, aksinin imkansız olduğunu söylediğimiz ne varsa karşımıza imkan dahilinde olduğu çıktı. Kuantuma nüfuz etmeye başlayıncaya kadar ihtimal bile verilmeyen hatta safsata denilecek birçok şeyin olduğunu gördük. Bu tip bir sıçrama ışık hızı hatta diğer birçok kabulümüzde karşımıza çıkabilir.
Bugün için imkânsız gibi görmemizi sağlayan denklemler, teoriler hatta yasalar bile değişmeye en azından gelişmeye namzettir.
Henüz soyutu dahil 4 boyutu idrak etmeye çalıştığımız evrenin kaç boyutu olduğunu idrak edememişken iddialı ve insanların düşüncelerini kısıtlayan “imkansız” tabiri sadece bana mı yersiz geliyor?
Evren ışık hızından hızlı genişliyorsa ve tespit edemediğimiz parçacıklar varsa bu parçacıklar ışık hızı ya da ışık hızının ötesinde etkileşime geçen parçacıklar olamaz mı? Bu yüzden bulamıyor olamaz mıyız?
Yazının başında belirttiğim gibi bu düşünceleri kısık sesle dile getiren ve ışık hızına yaklaşmayı, geçmeyi deneyen bilim insanları var. Bu bilim insanları beyhude bir çabanın içinde olduklarını sanmıyorlar. Bunun olabilirliği olduğunu düşünüyorlar.
Neden olmasın?
100 sene önce yaşıyor olsak o dönemin bilimi ile uzayda korumasız şekilde bir canlının yaşamasına imkânsız diyecektik ve bunu savunacaktık. Bugün bunu deney ortamına alıp olabildiğini gördük ya da 100 sene önce bir elektronu dünyada hareket ettirsek bağlı elektronun ay yüzeyinde aynı anda hareket edeceğini söyleselerdi “imkânsız” derdik ve bunu bilimsel olarak çürütürdük. Bugün ise bunun olduğunu biliyoruz.
Bilimde imkânsız sadece zaman meselesidir bu nedenle hiçbir konuda imkansız diyerek kendimizi 100 sene öncesindeki hataları tekrarlamaya götürmeyelim. Her değirmene saldırırcasına Donkişot gibi fikri savaş açalım.