1. Anasayfa
  2. Genel

Galaksiler Arası Boşlukta Dans!

Galaksiler Arası Boşlukta Dans!
0

Selam olsun,

Bugün boş bir konu üzerine yazıp düşüneceğim. Vaktiniz varsa bu boş konuyu okumanızı tavsiye ediyorum. İnsanın kendi yazdığını tavsiye etmesi her zaman megalomanlıktan değildir. Kendime sizden daha çok bu konuyu okumamı tavsiye ettiğimi bilmenizi isterim.

Evrenimizde milyarlarca galaksi bulunduğunu biliyoruz. Bu galaksilerin çapları çok değişken olmakla birlikte bizim bir galaksiden çıkma şansımız mevcut ömrümüzle mümkün değil. Evrenin kelebekleri gibiyiz.

Evreni anlamak ve anlamlandırmak için güneş sistemimizden ziyade galaksimiz daha doğrusu galaksilere bakmaya başladık. Uzay teleskoplarının varlığı daha uzağı görmektir. Güneş sistemi tamam, galaksiler tamam ama bir konu daha var tamam olmayı bekleyen ve o konu bizim boş konumuz olacak.

Galaksiler arası boşluk.

Biliyoruz ki evrenimizde galaksiler arası boşluk mevcut galaksiler düşünüldüğünde toplam galaksilerden daha az hacme sahip. Galaksiler arasındaki boşlukta ne var? Yazacak boşluk dışında dolu olan yerler bitti mi? Gibi sorular soruyorum elbette ama hemen kendime konular bitmedi ama bazen boş, doludan daha değerli bilgi verebilir diyerek kendi sorularımı bastırmayı başarıyorum.

Galaksiler arasındaki boşluğu kabaca %99 gaz %1 Uzay tozu olarak açıklayabilirim. Bu açıklama ne sizi ne beni kesmeyeceğinden biraz daha detaya girmek isterim. %99 olan gazın büyük bölümü yani %75’i hidrojen geri kalan %25’i helyumdur. Bununda detayına girersek son derece seyreltilmiş şekilde moleküler, atomik formda.

Benim hayranlık duyduğum %1’lik uzay tozunu ise ölmüş yıldız artıkları olarak düşünebiliriz. Buz ya da demir gibi mikron seviyesinde bile olmayan tozlara ayrı bir saygı duyduğumu yazmak isterim. Galaksileri oluşturan temel dinamiklerden biri toz biri gaz. Hem doğumun habercisidir toz hem ölümün.

Bu galaksiler arasındaki boşlukta olan gaz bulutları gezmeyi sever zira galaksimizin içinde bu gaz bulutlarından bulunmaktadır. Hatta güneşimiz bu gaz bulutlarının içinden geçmektedir. Kendi içinden geçen güneşimiz mi diyelim yoksa atalarının içinden geçen güneşimiz mi?

Uzay tozları eskiden yani milyarlarca yıl kadar eskiden başlar bugün şu dakika dahil üretilmeye devam edilir. Güneşimizin sık sık patlama haberleri gözünüze ilişmiştir. Bu patlamalar ile salınımlar olur bizim bildiğimiz anlamda rüzgârlar oluşur ve uzaya bu üzerinden parçacıklar gönderir. Bu parçacıklar milyar yıl seviyesinde birikip toz bulutlarının oluşumunu sağlar. Bazı yıldızlar hidrojeni helyuma bazıları helyumu lityuma hatta devasa yıldızlar demir gibi ağır elementlere kadar üretebilir. Haliyle her yıldızın patlamalarla kendi üzerindeki parçacıkları uzaya salar. Bu nedenle uzay toz bulutları inanılmaz çeşitliliğe sahiptir. Bu çeşitlilik içinde canlılığa giden yol amino asitleri oluşturan ataları da yer alır. Bahsettiğimiz çeşitlilik gerçekten muazzam.

Zaten bu bulutlar daha doğrusu bulutsular ölmüş ya da hala varlığını sürdüren yıldızların parçalarından yine yeni yıldızlar oluşturacaktır. Bir toz bu kadar mı asil olur?

Peki, gelirsek konumuzun beyin yoran kısmına…

Karşınızda karanlıkgiller.

Karanlık madde ve karanlık enerji ikilisi ile bu konunun bağlantısı olduğunu fark ettiğimde hiç şaşırmadım desem? Her konu dönüp dolaşıp bu karanlıkgillere dayanıyor. Sabrımız kalmadı, çözün şu işi eyyyy nasa diyesim olsa bile demeyeceğim.

Bildiğimiz üzere evrenimizdeki gördüğümüz tüm gezegenler, yıldızlar, göktaşları yani bildiğimiz atomlardan oluşan gökcisimleri evrenin sadece %0,4’dür. Evrenin %3.6’sı da yine bildiğimiz atomlardan oluşan yıldızlar arası gazlardır. Geriye kalan %96’lık kısım ise karanlık enerji ve maddedir.

Galaksiler arası boşluk mu? Karanlıkgiller arası galaksiler mi?

Bu ilk başta basit bir kelime oyunu gibi gelebilir ancak biraz daha fazlası var. Eğer karanlık enerji, karanlık madde egemenliğini kabul edersek ki %96’lık oran kabul edilebilir bir seviyedir. %4 lük kısmın %96 lık kısımdan geldiğini düşünebileceğimiz bir ortam doğar.

Galaksiler arası boşluk dediğimiz zaman galaksileri önceleyen bir bakış açısına sahip oluyoruz ama sahip olmamız gereken bakış açısı karanlıkgiller arası galaksiler olabilir.

Paylaş
İlginizi Çekebilir

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir