Bazı bilim insanlarının var olduğuna inandığı nemli ve ılıman iklimli Venüs tarihinin başlangıcında değişmeye başladı. Bunun en makul açıklaması, oluşumunu yeni tamamlayan Güneş’in parlayarak Venüs’ün ilk baştaki atmosferini ısıtmış olmasıdır. Bu da su buharı ortaya çıkarmıştır. Zamanla okyanuslar da kaynayarak buharlaşmış ve gezegendeki bütün su buharı uzaya doğru sızmıştır. Karbondioksit atmosferin yanı sıra gezegenin yüzeyini görmemizi engelleyen sülfürik asit bulutları da var olmaya devam etmiştir.
Dünya’dan yapılan radar çalışmaları ve Venüs’e gönderilen birden çok uzay aracı sayesinde bugün, gezegenin atmosferinin üst katmanının gezegenin etrafında sadece dört Dünya günü içinde döndüğünü biliyoruz; buna karşılık Venüs, çok daha yavaş dönmektedir. Ayrıca kutup girdapları denen, oldukça ilgi çekici, çift-merkezli, kasırgaya benzer fırtınalar da mevcuttur; bunlar, altlarındaki gezegenden altmış kat daha hızlı dönmektedir.
Venüs’ten zaman zaman, Dünya’mızın atmosferik karbondioksiti artmaya devam etse gezegenimize ne olabileceğinin aşırı uçlardaki bir örneği olarak bahsedilir. Sera gazlarının artışı sıkıntı verici olsa da Dünya’ya böyle şiddetli bir etkisi olmayacaktır. Venüs’ün sera gazını anlamak, iklimbilimcilerin çoğunlukla karbondioksitten oluşmuş ve ağır bulutlarla boğulmuş bir atmosfere neler olabileceğini görmelerine yardımcı olmaktadır.