1. Anasayfa
  2. Genel

Evrende Yaşam Olma İhtimali

Evrende Yaşam Olma İhtimali
0

Selam olsun,

Bir Klingon atasözü der ki; Gün gelecek evrenin tamamını hakimiyetimiz altına alacağız. Bu mütevazi iddiadan sonra konuya giriş yapmayı daha uygun gördüm. Böyle düşünmek için nedenlerim var.

Evrende bizler gibi akıllı yaşamlar oluşabilir mi sorusuna hepimizin vereceği cevap oluşabilir olacaktır. Bu oluşabilir cevabı oluşur demek değildir. Biraz mantık ve bir tutam bilim ile güzel bir çeşni yapmaya çalışacağız.

Evrende yaşam olma ihtimalinden ziyade evrendeki görece en uzak noktada dünya değil hünya adında bir gezegende yaşadığımızı kabul edelim ve gelişmiş uzay teleskoplarımızla dünyanın içinde olduğu samanyolu galaksisine doğru derin bir bakış atalım. Quaresma Neet teleskobumuzu derin zoomlamaya aldık ve sonuçlar geldi.

Sonuçları incelemek en keyifli ve en zorlu kısım.

14 milyar ışık yılı uzaklıktan bakalım neler göreceğiz.

Gelen ilk sonuçlarda olası iki senaryo olabilir. İlk senaryoda samanyolu galaksisi göremeyeceğiz çünkü henüz oluşmamış olacak ya da oluşmakta olan “bir galaksinin doğumu” başlığını atacağımız hoş bir görsel olacak. İkinci senaryoda yeni oluşmuş bir galaksi olacak. Bu cümlelerin sizlere tanıdık geldiğini biliyorum.

Sonuçlara daha detaylı baktığımızda dünyamızı, güneşi, güneş sistemimizi ve güneş sistemimizde yer alan gezegenlerin hiçbirini göremeyeceğiz çünkü 14 milyar yıl önce değil ortalama 5 milyar yıl önce oluştular. 9 milyar yıl sonra baktığımızda dünyanın oluşumuna tanıklık edebilirdik.

Burada kiminle empati yaptığımı bilmiyorum ama empati güzel bir şeydir, yapmaktan imtina etmemek lazım gelir. Biz, 14 milyar ışık yılı uzaklıkta bir yerde yaşan canlılar olarak dünyamızın olduğu yere baktığımızda yaşam var mı diye soru sorabileceğimiz bir güneş sistemi ya da gezegeni göremeyecektik diye düşünmek önemlidir.

Aynı şekilde bugün dünyamızdan baktığımız galaksilerin milyon ve milyar ışık yılı önceki hallerini görebiliyoruz. Bugün uzak galaksilerden birinde çok ileri teknolojiye sahip canlılar olsa ve etraflarındaki gezegenleri hareket ettirip “biz buradayız” yazsa bunu milyonlarca hatta milyarlarca yıl sonra görebiliriz.

4,7 milyar içinde güneşin, güneş sisteminin ve dünyanın oluşup yaşamın başladığını ve türlerin geliştiğini düşünürsek ayrıca buna bu sürede insanın uzaya çıktığını, evrenin başlangıcını aradığını eklersek gördüğümüz 14 milyar önceki görüntüyle ya da ışık üzerinden edindiğimiz bilgiyle bugün orada olanlar arasında siyah ile beyaz kadar farklar olacağını yazabilirim.

Hünya diye uyduruğumuz gezegenden baktığımızda samanyolu yeni doğan bir galaksi. Güneş, güneş sistemi ve dünya diye bir şey yok. Burada canlı yok. Biliyoruz ki dünya, güneş ve güneş sistemi var ve bizler canlıyız. 14 milyar ışık yılı uzaklıkta hünya gezegenindekiler için evrende başka canlı yok kabulü ile bugün bizlerin başka canlı yok kabulü aynı şeydir. Biz ne kadar yoksak onlarda o kadar yok.

Uzay konularında genelde insanın doğası gereği mantık yapmaktayız. Elbette bahsettiğim hataları yapan bilim insanları değil, konuya ilgisi olanlar ya da bu konularda düşünenler yapmakta. Bir yıldızın doğumu ya da bir yıldızın ölümü gibi haberlerde gördükleri fotoğrafların geçmişin fotoğrafları olduğunu gözden kaçırabiliyorlar. Geçmişi görmek! Kafaları karıştırabilir.

Ortalama 5 milyar ışık yılı uzaklıkta olduğunu tespit ettiğimiz ve fotoğrafladığımız bir galakside karanlık ve görece boş olarak gördüğümüz bir yerde bugün güneş, güneş sistemi ve gezegen oluşmuş ve canlılık başlamış hatta uydularına üst kurmuş olabilirler. Bizim boşluk ya da karanlık olarak gördüğümüz birçok yer bugün canlılığa ev sahipliği yapıyor olabilir. En azından küçük prens ve gülü olmalı.

Bu yazıda yine belirli manipülasyonlarım oldu, olmadı diyemem. Bazen bildiğimiz şeyleri daha görünür kılmak için kantarın topuzunu kaçırmayı seviyorum zaten bu kantar topuzu kaçırılmak dışında ne işe yarar hiç anlamadım. Kaçırılmak için yanıp tutuşuyor gibi geliyor.

Paylaş

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir