1. Anasayfa
  2. Genel

Karanlık Madde ve Karanlık Enerjiye Farklı Bir Bakış.

Karanlık Madde ve Karanlık Enerjiye Farklı Bir Bakış.
0

Selam olsun,

Saf bir aşkla olmasa bile tutkulu bir şekilde Safinaz’ın peşinde koşan Kabasakal’ın yaşadığı dramatik sona her zaman üzülmüşümdür. Kendi imkân ve kabiliyetleri ile her defasında Temel Reisi alt eden bu gönlü ve sakalı geniş insan doping kullanan Temel Reis’e dövdürülüyordu. Sebzeden medet uman bu şahsiyetin yaptıklarının farkında olduğumuzu tarihe not olarak düşerek asıl konumuza geçiş yapıyorum.

Hep yazılarımızda ve tartışmalarda konusu geçen karanlık madde hakkında biraz düşünmek isterim. Bu düşünsel fikir seyahatinde benimle birlikte aynı kompartmanda… Gereksizliği ve yoruculuğu aşikâr bu cümle girişimini terk edip artık konuya giriş yapmam gerektiği konusunda bende kendime sizin kadar baskı kuruyorum.

Karanlık madde dediğimiz madde aslında biliyorsunuz ki bizim göremediğimiz ve etkileşimini bilmediğimiz bir maddedir. Az etkileşime girdiği düşünülüyor ki bu nedenle vakıf olamadığımız konusunda birçok anlatım yapılıyor. Evet, bu bir ihtimaldir ve makul bir ihtimaldir.

Biraz daha konuyu detaylandırırsak…

Bizim doğrudan gözlemleyebildiğimiz ve etkileşimler sonucu ortaya çıktığını dolaylı olarak gözlemlediğimiz bir maddesel evrenimiz var. Bu evren yani gözlemlenebilir maddelerden oluşan evren gözlemleyerek bitirilemeyecek boyutlarda. Bizler hala en yakınımızda olan Ay’ı inceleyip aklımızdaki soruları çözmeye çalışırken evrenin gözlemlenebilir maddesel yapısına hâkim olabilmenin hayallerini görüyoruz. Bu bir eleştiri değildir zira hayaller insanı ileriye götüren çok önemli bir araçtır.

Bu çözümü muallak duruma evrenin sadece %5’nin gözlemlenebilir maddesel evren olduğunu eklersek sanırım kimse mutlu olmayacaktır. Ben olmadım.

İnsan ömrünü geçiyorum insanlığın varlığından beri uğraşıyor olsak yine bu %5’lik maddesel kısma vakıf olamazdık ama bunu başarıp evrendeki tüm maddesel yapıları inceleyip hepsine nüfuz edebildiğimizi düşünürsek bile evrenimizin %5’lik bir kısmını biliyor olurduk. Geri kalan %95 karanlık, sinsi, gizli gibi yeni türetilecek ifadelerde gizemini koruyacaktır.

Bu can sıkıcı oranlar ve rakamlardan sonra içinize su serpecek güzel haberi vermek isterim. Bakış açısını değiştirip farklı bir pencereden konuya bakmaya başlayalım.

Evrenin %5’lik kısmı %95’lik kısmından daha çok bilgiyi barındırabilir. Bu hepimizin bildiği günlük yaşamda sıkça tecrübe ettiğimiz bir durumdur. Konuya girişimdeki gibi bir anlatımla bu pencerenin camları buzlanıyor ve manzarayı ıskalayabiliyoruz. Evet, genel anlatılara dokundurma yapıyorum. Şiddeti düşük nazik bir dokunuş.

Sokakta gezerken 100 kişiye evrenin genişlemesi hakkında sorular sorsanız alacağınız cevaplardan edineceğiniz bilgi ile NASA da çalışan 5 bilim adamına sorup aldığınız cevaplardaki bilgiyi kıyasladığınızda bilgi bakımından 5 büyüktür 100’den diyeceksinizdir.

Elbette sokakta sorduğunuz kişiler arasında bilim adamları denk gelebilir ama bu genel yapıyı etkilemez. İstisna kapsamına sokmayı teklif ederim.

Şimdi benim yakın olduğum diğer bir pencereyi açmak isterim zira ben bu pencerenin manzarasını gerçekten beğeniyorum. Diğer pencerelerden sadece tek bir farkı vardır. O fark bakış açısından ibarettir. Doğru soruları sormak ve yaklaşımlar üretmek dışında ekstra bir bilgiye dayanmıyor olması hoşuma gidiyor. Sadece bakış açısını değiştirerek yeni bilgiler edinebilmek sanırım büyük bir kazanımdır.

Reklamını yaptığım görüş ise maddeye dayalı %5’lik evreni keşfetmek %95’lik kısmı keşfetmekten daha zor olabilir ve insanlık karanlık madde, karanlık enerji gibi fenomenlere nüfuz ettiğinde mevcut evrenimizin %95’lik kısmına bir anda vakıf duruma gelebilir.

Maddesel evren çok geniş ve mesafeleri çok uzaktır ancak karanlık madde ve karanlık enerji evrenin her yerinde bulunacak kadar yaygındır. Bir okyanusun ortasında küçük bir kayığı bulmak çok çok zor olabilirken okyanus hakkında bilgi edinmek çok daha basittir. Dalga boyutundan, akıntı hızından ve yönünden hatta içirdiği mineraller bakımından okyanus hakkında birçok bilgiye sahip olabiliriz.

Karanlık madde ve karanlık enerji konularında bilgi sahibi olduğumuzda modern fiziğin yeniden yazılacağını düşünmekteyim. Geçilemeyeceği kabul edilen ışık hızının geçilebileceği gibi ciddi sonuçları olabilir. Olacaktır yazmıyorum zira bilmiyorum. Bu konu özelinde evrenin ışık hızından hızlı genişlediğini biliyoruz ve bu genişlemeyi yapan karanlıklara nüfuz ettikçe ışık hızının nasıl aşıldığı konularında bizlere önemli bilgiler sunacaktır.

Evrenin gizemi %5’lik kısımda olabileceği gibi %95’lik kısımda da olabilir. Bu durumda gözlemlediğimiz ve bildiğimiz bir maddesel evrene nüfuz etmemiz mi daha kolay olacaktır yoksa henüz bilmediğimiz ancak bildiğimiz zaman evrenin büyük kısmıyla ilgili bilgiye sahip olacağımız karanlıklar mı?

Bu sorunun yanıtını öğrenmeye ömrümün yetmeyeceğini biliyorum ama yine de merak etmekten kendimi alamıyorum. Tek bildiğim şey bir gün gelecek ve dünya öküzün boynuzları arasındadır diyen insanlar seviyesinde anılacağız. İnsan hastalığı olan mutlak doğruya ulaştık duygusu teknolojinin ilerlemesi ile çözülemeyen bir hastalıktır. Bilimde kabul görmeyen birçok metafizik fenomeni fizikte temel taşlara oturtulmuştur. Yapılamaz, aşılamaz gibi kavramların insanlığın bu bilgi seviyesinde kullanmaması gereken kavramlar olduğunu düşünüyorum.

Ne yani %95’lik kısmını hiç bilmiyorken, %5’lik kısmında ise kendi güneş sistemimizden çıkamamışken yapılamaz, edilemez, aşılamaz gibi iddialı kavramlar kullanmak bir tek bana mı yanlış geliyor?

Paylaş
İlginizi Çekebilir

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir