Selam olsun,
Birçok hipotezi, teoriyi ve yasayı biliyoruz. Bunların serüvenlerini ayrıca okuyup bir hipotezin nasıl yasalaştığını adım adım anlayabiliyoruz. Anlamlandıramadığımız o kadar çok fenomen var ki bazen bu konularında adım adım anlama kavuşmasını istiyoruz ama her zaman adımlar sıralı ilerlemiyor.
Bizim gibi bazı açıklanamayan konularda düşünen insanlar var ve gerçekten çok hoş teoriler oluşturuyorlar. Bu teoriler belki yasalaşmaya namzet köklü teoriler gibi ciddiye alınmıyor ama bunun büyük bir hata olduğunu pek çok kez yaşadık. Hatırla zihnim! Big Bang teorisi nasıl alay konusu olmuştu.
Son birkaç yılda yüksek sesle dillendirilen ama sesi kısılmaya çalışan bir teoriden bahsetmek istiyorum. Bu teori diyor ki evrende göremediğimiz duvarlar var! Çok uçuk bir cümle gibi gelse de ayakları yere basan noktaları var. Bu teorinin çok detayına inemeyeceğiz çünkü araştırmalar yeni ama neden böyle bir teori çıktığını temele alıp yazmak isterim.
Evrenimizde birçok galaksi mevcut ki en fiyakalı olanlardan birinde yaşadığımızı düşünmekteyim. Bu düşüncemin kendimce nedenleri var ama konuyu dağıtmamak adına halının altına istifleyeceğim.
Güneş ve bir arada olan gezegenlerine nasıl ki toplu olarak Güneş sistemi diyoruz ya da tüm yıldız ve gezegenleri samanyolu galaksisi olarak isimlendiriyorsak aynı şekilde galaksiler de küme isimleri ile ele alınır. Örneğin Samanyolu galaksimiz ufak bir guruba dâhildir bu gurup ise Başak kümesine dâhildir. Gurup galaksiler, kümeler, süper kümeler… Evet, Dünyamız nasıl güneşe bağlı ise galaksilerde diğer galaksilere bağlı. Bu bağlılık gönül bağı değildir elbette aşina olduğumuz kütle çekimi ile zorunlu evlilik kıvamında bir bağdan bahsediyoruz.
Yeni teorimiz bu aşamada konuya müdahil olup ringe çıkıyor.
Kütle çekimi galaksileri bir birine bağlarken belirli sınırlar içinde olduğu gözlemlenir peki bu sınırlar ne? Yazılı olmayan kurallar gibi var olduklarını biliyoruz.
Çok sıradan ve güzel gidiyorduk ama biraz beyin yakalım artık.
Kütle çekimi ile birbirine bağlanan galaksilerin kütleleri eşit değil lakin buna rağmen hepsi belirli bir yörünge aralığında nasıl olabiliyor? Bunların dağınık ve karman çorman olması gerekmiyor mu? Teorinin çıkış noktası olarak bunu yazabiliriz. Hipotezlerinde örneğin daha anlaşılabilir olması için Satürn ve halkalarından yola çıkıyorlar. Galaksilere bağlı özellikle küçük galaksiler Satürn’ün diskinde olduğu gibi daha büyük galaksilerin etrafında belirli bir disk aralığında kalıyorlar.
Teoriyi ortaya atan insanlar bu açıklanamayan aralığın göremediğimiz duvarlar tarafından oluştuğunu iddia ediyorlar ki bu karanlık madde, karanlık enerji ya da diğer karanlıkgiller familyasını anlamamız hatta açıklamamız konusunda bir anahtar olabilir demekteler. Haksızlar mı? En azından bu fenomenleri açıklamak için nereye bakmamız gerektiğini öğrenmiş olursak Nobel dışında çok daha büyük bir ödül hak ettiklerini düşünürüm. Karanlık dediğimiz yani olduğunu tahmin ettiğimiz ama ne olduğunu bilmediğimiz konulara nüfuz etmemiz abartısız şekilde yeni bir çağ açacaktır.
Birçok makalede, olumlama ya da yanlışlama bu teorinin ortaya attığı şeyin 5. Kuvvet olma iddiasında olduğunu yazıyor ve biliyor musunuz haksız değiller. İddia bu.
Teorinin bir ortaya çıkış amacı daha var o da eğer ki karanlık maddeye nüfuz edemediysek demek ki henüz bulamadığımız parçacıklar mevcuttur. Karanlık maddeyi ahanda buldum diye bulma şansımız olmadığından eksik parçacıkları bulup bu parçacıklar sayesinde karanlık maddenin yapısına ulaşabiliriz. Bilimkurgudan ziyade bilimsel romantizm olarak gelmesi normal ancak akla ve mantığa aykırı bir yanını göremediğimi yazmak isterim.
Her ne kadar varsayımsal bir parçacık olsa bile Simmetron parçacığı varsayımsal dünyadan çıkmaya pek bir hevesli.
Bu tip farklı görüşler, hipotezler, teoriler belki yasalaşmayacak ve mevcudiyetini koruyamayacak ama bunlar sayesinde bizim zihnimiz evren gibi genişlemeye devam ederek bir gün bilinmez bir şey bırakmayacak.
Bu gibi yeni ve eskide kalmış çalışmaları dillendirme nedenim üzerine düşünmek ve daha önemlisi bu çalışmalara duyduğum saygıdan ibarettir. Evren için taş üzerine taş koyan bizdendir. Şu notu düşmekte isterim bu çalışmanın sonuçlarından ziyade sadece ve sadece karanlık maddeyi anlamamız için henüz bilmediğimiz parçacıkları konu etmesi bile yazılmaya değerdir. Mevcut bildiğimizin dışındaki konularda çalışma yapmak son derece zor ve itibar açısından tehlikelidir.