Selam olsun,
Evreni anlamak için çok uğraşıyoruz. Evren, bizi anlamak için hiç uğraşmazken…
Bu platonik ilişkiye kendi adımıza çok emek verdik ama ne elde ettik?
Elde edilenleri sayfalarca yazabiliriz ancak bu yazıda dokunacağım nokta nasıl evreni anlamayı başarıyoruz?
İnsan, dünyada yaşayan birçok yaşam formundan birisidir.
Gidip görmediğimiz hatta gidip göremeyeceğimiz kadar uzaklıkta olan galaksiler hakkında bilgi sahibiyiz. Bu konu her zaman beni heyecanlandırır. Bir yaşam formu gidip göremeyeceği hatta etkisini bile hissedemeyeceği birçok konuda bu kadar kapsamlı bilgiye nasıl ulaşabiliyor?
Maymun ile İnsan arasında DNA farkı sadece %4.
Bu %4 lük fark birinin bir çubukla ağaç kavuğundan bal almayı becermesine diğerinin yaşadığı evrenin başlangıç noktasına kadar bilgi edinmesine yol açıyor. Eğer bu durum yaşadığımız bir gerçeklik olmasa sanırım absürt bilimkurgu senaryosu olarak pek tutmazdı.
İnsanı tanımlarken “insan, düşündüğünün üzerine düşünebilen canlıdır.” Tarifi çok hoşuma gider.
Elbette birçok canlı düşünebilir ancak düşündüğünün üzerine düşünebilmek insanı, maymundan ayrıştırır. Bir maymun arkadaş daldan dala hoplayıp zıplarken dünya çok büyük diye düşünebilir. Bu düşüncesi bir nedenle bu şekilde kalır. İnsan ise dünya çok büyük diye düşündükten sonra dünyadan daha büyük gezegenler var mı? Eğer varsa nerede olabilirler, bu gezegenleri nasıl bulabilirim? Gibi ilk düşüncesi olan dünya çok büyükten sonra bunun üzerine sonra onun üzerine sürekli üzerine düşünebilen bir canlıdır.
Ezber bir cümle vardır “Matematik evrenin dilidir”
Ne kadar itici bir cümle. İnsanı küçülten ve evreni büyüten.
Evrenin bir dili yok ancak düşündüğünün üzerine düşünen insan evrene nüfuz etmek için bir dil oluşturmuş. Felsefi dünyada matematik icat mı buluş mu? Konusu tartışmalıdır lakin ben buluştan ziyade icat olduğunu düşünenlerdenim. Kısaca açıklamak gerekirse evrende matematik var ve biz bunu keşfettik diye bir görüş varken buna karşın evreni anlamak için biz bir dil icat ettik bu dil matematiktir diyenler vardır. Bu tartışmayı yapmadan ben kendi yakın olduğum icat ettiğimiz üzerinde duracağım.
Matematik netliktir. Harflerden oluşan kelimeler her okuyan için farklı anlamlar içerebilirken matematiğin alfabesi olan rakamlar herkes için aynı anlamı içerir. 1.500 rakamı tüm diller, canlılar ya da evren için 1.500 demektir. Esasen rakama ve gözleme dayalı bilimsel bir dil diyebiliriz. 2 ila 2 yi topladığınızda 4 eder. İstisna yoktur, nettir.
Bu netlik evreni anlamaya çalışırken bize çok yardımcı olur ve insanlığın evrene nüfuz etmesini sağlayan en büyük icat diyebilirim. Öyle ki fizik, kimya, tıp aklınıza gelen tüm alanlardaki gelişimlerin temel unsuru matematiktir. Bu netlikte bir kılavuzumuzun olması insana ayrı bir meziyet katmıştır.
Evrenin oluşması, oluştuktan sonra canlılığın oluşması ve bu canlının evrene nüfuz edebiliyor olmasını biraz mizansen ile bir balığın içinde olduğu okyanusun nasıl oluştuğunu anlamaya çalışması ile anlatabiliriz. Bu balık arkadaşın işi bir insanın evreni anlamaya çalışmasından daha kolaydır. Unutmayalım ki balık canlılığın başladığı suyun içinde ve sadece suyu araştıracak oysa insan suyu, gezegeni, maddeyi, atomu, atom altını araştırarak “her şey” anlamak ve öğrenmek iddiası ile devam etmekte. İnsan olarak yaptıklarımız ve daha önemlisi yapmaya çalıştıklarımız gerçekten muazzam bir başarı öyküsüdür. Hem de 1.5 kilodan az bir beyin ile.
Taşı taşa vurarak ateş çıkartan rahmetli ilk atalarımızdan yer çekimini keşfedip bunu aşacak roketleri icat edip uzayda istasyon kuracak hale 1.5 milyon yılda geldik. Dünyanın yaşını 4.5 milyar yıl olarak düşündüğümüzde 1.5 milyon yıl göz açıp kapayınca kadardır.
Peki, bu konuyu daha alengirli bir hale getirelim mi?
Eğer insan ile maymun arasında olan %4 lük fark, insandan artı yönde %80 farka sahip bir canlı olması durumunda bunun farkına varabilir miydik?
Maymunlar bizi görüyor, biliyor ancak bizim bilgimizi, yapabileceklerimizi kavramaları söz konusu değil. Eğer insanlar isterse maymunların yaşam süresini 1 yıla indirebilir ve hiçbir maymun bunu fark etmez. Hiçbir maymun bir insanı göremeyecek şekilde izole edilebilir. Hatta eğer insan isterse maymunların eğilimlerini değiştirebilir, istediğimiz şekilde ilerlemelerini sağlayabiliriz. Maymunlar ise bundan habersiz olur. Bunların hepsini %4 fark ile yapabiliyorken bizden %80 farka sahip bir canlının varlığını bilememiz çok bilimkurgu gelmez sanırım.
Hep edindiğimiz bilgiler üzerine konuşuyoruz ama insanın nasıl bu bilgilere ulaşabildiği konusu en az bilginin kendisi kadar önemlidir. Sadece düşünce ve bilgi ile evrenin oluşumuna kadar bilgi ediniyor olmamız sanırım dünyanın 7 harikasının üzerinde bir tahta oturtulmalı.