1. Anasayfa
  2. Genel

Dünya uydusu olan Ay’ı kaybedebilir mi?

Dünya uydusu olan Ay’ı kaybedebilir mi?
0

Selam olsun.

Heybeli’nin her akşam mehtaba çıktığımız zamanları çok geride bıraktık ama biz yine de dede olarak bildiğimiz güzel uydumuz Ay’ın kraterlerine bir buse konduralım. Seni seviyoruz Ay!

Bu sevgi treni hallerimden ilk durakta inip Ay ile Dünya arasındaki karmaşık ilişkiye odaklanmak isterim. Alternatif ve üzerine düşünmeye değer bakış açıları bu konuda oldukça fazladır. Bunun bir nedeni var.

Dünyamız ile Ay bildiğimiz üzere kütle çekime tabi birlikte dans etmektedir. Bu dans çok uzun soluklu olmasına rağmen büyük ölçüde ayrılıkla son bulmakta. Bu Ay’ın bizi terk edip gideceği anlamına gelebilir ama bunun cevabı yazının sonunda olacak.

Dünyadan örneklersek Dünyamızın dönüş hızı sürekli yavaşlamakta. Bununda etkenlerden biri olmasıyla Ay sürekli küçük küçük bizden uzaklaşmakta ve her uzaklaşmasında haliyle yörüngesini büyültmekte. Yazının sonuna gidip cevabı arayanlara inat Ay’ımızın Dünyamızı terk etmeyeceğini buraya yazalım. Terk etmemesinin nedeni bizim onu sevdiğimiz kadar bizi sevmesi olsaydı gerçekten çok mutlu olurdum ama bunu yapmayacak olmasının nedeni Güneş. Evet, Güneşimiz bu ayrılığa izin vermeden önce hem Dünyayı hem Ay’ı yutacak kadar genişleyeceğinden böyle bir ayrılık yaşanmayacak.

Bizim güneş sistemimizde 150 den fazla uydu bulunmakta. Galaksimizde ise 100.000.000.000 Güneş sistemi olduğuna göre kaba bir hesapla ortalama 100.000.000.000 x 150 dersek 15.000.000.000.000 tane uydu vardır diye düşünebiliriz. Samanyolu gibi 255.000.000.000 galaksi olduğunu bildiğimizden sonucu bir miktar ürkütücü olan 255.000.000.000 x 15.000.000.000.000 = 3.825.000.000.000.000.000.000 uydulu bir evren düşünebiliriz. Bu hesaplamaları yapma amacım konuyu Dünya ile Ay gibi kısıtlayıcı bir boyuttan çıkartıp yazacaklarımın ne kadar çok ihtimale sahip olabileceğini daha net anlatabilmek.

Ay’ın Dünyayı terk etmesi Güneşin müsaade etmemesinden kaynaklı gerçekleşmiyor çünkü bu uzaklaşmalar o kadar küçük ve yavaş oluyor ki çok ama çok uzun süreler istiyor. Peki, evrendeki 3.825.000.000.000.000.000.000 uydu için aynı şeyleri düşünebilir miyiz? Bence, düşünmemeliyiz. Her uydu kütle çekim ile bağlı olduğu gezegen ile farklı bir aşk yaşar. Tüm gezegenler ve uyduları Dünya ile Ay gibi kütlelere ve mesafeye hatta hıza sahip olmadığından kaynaklı yaşayacakları süreçler farklıdır.

Daha genç bir güneş olması uyduların gezegenlerden ayrılmasına neden olabilir. Aynı şekilde uydular ile gezegenlerin uzaklıkları veya kütlelerinin bu ayrılışları daha hızlandırabilir. Anladık tamam ayıracaksın uyduları diyorsunuzdur ama inanınki sevenleri ayırmak gibi bir niyetle yazmıyorum. İlgilendiğim konu ayrılık sonrası. Tekrar tekrar evrendeki olabilecek uydu sayısını yazmayayım sinir bozucu bir rakam.  Bir şekilde ayrılan uydu kendini imha sürecini başlatmayacağından varlığını sürdürecektir ama akıbeti ne olacak?

Serseri mayın diyeceğimiz kıvamda kendi yörüngesini bulmaya çalışacaktır.
İşte durum burada biraz tuhaf bir hal alacak.

Bu kopmuş ve başıboş sürüklenen uydular mantıken güneş sistemleri oluşumu sırasında yoğunlukta olmalı ve güneş sistemi oluşumundan uzun yıllar sonra. Güneş sistemi yeni oluşurken uydu dediğimiz daha küçük gök cisimlerinin yer değiştirmesi ya da kaçabilmesi çok daha kolay olacaktır aynı şekilde Güneş sistemi oluştuktan uzun yıllar ufak ufak uzaklaşarak serseri mayın gibi kopuş yaşaması daha olağan olacaktır.

Bazı teorilere göre yaşam bazı teorilere göre su dünyaya kendi galaksimizden ya da başka galaksilerden gelen gök cisimlerinin çarpmasıyla gelmiş olabilir tezine bu serseri uydular düşüncesi göz kırpar. Dünyada hatta güneş sistemimizde oluşamayacak ağır elementlerin Dünyamızda bulunuyor olmasının nedeni bu kopuşlar yaşayan uydular olması çok uçuk bir bakış açısı değil.

Aynı şekilde gezegenlerin sonu olabilecek bir çarpışma da teorik olarak mümkündür. Teorik olarak yazmamın nedeni bu uydular kütle çekimine kapıldıkları o kadar çok gök cismine çarpacaklar ki muhtemelen birçok parçaya ayrılacaklardır. Hatta bazı meteorların bu çarpışmaların kalıntıları olabileceğini düşünenler çoğunlukta diyebilirim.

Bu konularda bilgilerimiz maalesef çok sınırlı.
Henüz kendi uydumuza adım atıp geri gelebildik. Güneş sistemimizden çıkmamız çok zor ki galaksimizden çıkmak ışık hızıyla gitsek bile mümkün değil. Nerede kaldı 255.000.000.000 galaksiye gidip 3.825.000.000.000.000.000.000 uyduyu incelemek.

Bildiğimiz bir şey var.
Gözlemleyebildiğimiz evrende etkilerini gördüğümüz ama nedenini nasılını göremediğimiz birçok şey var. Biz bunlara karagiller diyoruz. Karanlık madde, karanlık enerji, kara delik, karanlık yıldız vs. vs. Bunların nedenleri ve nasılları farklı galaksilerde saklı olabilir.

Başka galaksilerden, güneş sistemlerinden kopan ve üzerinde canlığa fitil olacak şeyler gelmesi karagiller familyasından daha az öneme sahip değildir diye düşünmekteyim. İlla Karanlık aylar mı demek lazım?

Paylaş
İlginizi Çekebilir

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir