Selam olsun,
Karadelik konusu her zaman ilgimizi çeker zira çekiminden ışığın kurtulamadığı bir fenomenden ilgimizi geri alamamamız tuhaf bir durum değildir. Nedir bu karadelik? Diye karadelik hakkında zaten bildiklerinizi yazmayacağım. Benim yazmak istediğim konu biraz daha akıl yürütme, üzerine düşünmekle ilgili. Hafif bir bilimkurgu serpiştireceğiz elbette.
Karadeliklerin nasıl oluştuğu üzerine bazı düşünceler ağırlık kazanıyor, Naim Süleymanoğlu gibi nefesimizi ayarlayıp bu ağırlığı kaldırmaya çalışalım.
Evrenin kendisi karadelik içinden saçıldı yani aslında evrenin kendisi karadeliğin içidir görüşünü ayrı bir severim. Bunun yanında daha klasik anlatım olan dev yıldızların kütlesini koruyarak hacimlerinin küçülüp uzayı bükmesi hepimizin kabule daha yatkın olduğumuz seçenek sanırım. Peki, bu konuda düşünülenler sadece bunlar mı? Elbette hayır!
Karadeliklerin büyük patlama sırasında oluşabileceği ya da karadeliklerin aslında delik değil karanlık enerji havuzları olabileceği yani birçok kişi tarafından birçok düşünce kaleme alınmıştır. Bazıları uçuk düşünceler gibi gelse de aslında karadeliklerin oluşumuyla ilgili o kadar az şey biliyoruz ki temelde birinin diğerinden daha uçuk olması sadece bir yöntem sonucu oluyor. Işık bile kaçamıyor! Gerçekten mi? Bunu deneye alıp ispatlayabilir miyiz? Bazı durumlarda bilim ile bilim felsefesi karıştırılıyor. Bazı durumlar yazmama bakmayın genelde karıştırılıyor diyebilirim.
Olan şey ışık karadeliğe girdiğinde artık gözlemlenemiyor. Bilimsel gerçeklik budur.
Işık kaçamıyor mu? Işık karanlık enerji tarafından yok mu ediliyor? Işık anti ışık mı oluyor? Bunlar olabilecek ihtimallerin sadece birkaç tanesi. Işık ile irtibatımız kesiliyor bu muhakkak ama kesilme nedeni hakkında bilgiye sahip değiliz. Daha önce karadeliklerin karanlık enerji havuzları olabilir mi diye bir yazı yazmıştım. İsterseniz göz atabilirsiniz o nedenle detaylandırmayacağım ve konuya geri döneceğim.
Şimdi size karadelikler mi yoksa karadelik mi? Diye manasıza yakın bir soru soracağım. Bazı konularda mananın bize engel oluşturduğunu düşündüğümü belirtmek için böyle bir tanımlama yapmak istedim, Suçumu kabul ediyorum!
Uzay zamanı bir çarşaf olarak düşünelim ve her gezegen için çarşafın üzerine bir misket koyalım. Aşinası olduğunuz bir manzara gözünüzün önüne gelmiştir bile. Çarşaf düz ama misket koyduğumuz yerler hafif çökük olacaktır. Elinizi görüyor ve arttırıyorum diyerek kara delikleri temsilen bir misket boyutunda ama 1000 misket ağırlığında 10 misket daha ekliyorum. Dur, hemen çarşaf yırtılacak diye düşünme kumaşı halis Bursa kumaşı Ayşe teyzelik bir durum söz konusu değil. Bu misketleri eklediğimde oluşacak manzara düz bir çarşafın üzerinde küçük çökmelerden oluşan ve kütlesi büyük misketlerin oluşturduğu çok büyük çukurlardan oluşan bir manzara buraya kadar her şey normal.
İşte şimdi rest çekerek masaya 1 misket boyutunda ama 1000 misket kütlesinde olan temsili karadelikleri koyuyor ve oluşan manzaraya geçiyorum.
İrili ufaklı çökmeler gibi çukurlar değil baktığımızda sonunu göremediğimiz çukurlar oluşmakta ve biz biliyoruz ki her çökme bir yörünge oluşturur. Bu noktada iki soru ortaya çıkmakta. Eğer karadeliklerin oluşturduğu yörünge ile bir yıldızın oluşturduğu yörünge aynı etkiye sahipse bu karadelik gerçekten delik midir? Yoksa karanlık enerjiden oluşmuş bir havuz mudur?
Bildiğiniz üzere güneşimizin olduğu yerde güneş boyutlarında bir karadelik olsa tıpkı güneşin etrafında döndüğümüz gibi dönmeye devam edecektik. Elektrikli süpürge gibi bizi içine çekecek bir canavar olmayacaktı. Evet, karanlık olurdu, suyumuz donardı ve yok olurduk ama dünya karadeliğin etrafında dönmeye devam ederdi.
Şimdi yukarıda sorduğum soruya gelirsek…
Karadelik mi? Karadelikler mi?
Karadeliklerin büyük kütleli gökcisimlerinin uzay zamanı bükerek çukurlar oluşturduğunu tamamen kabul edip bu çökmelerin bizim olduğumuz uzay zaman dokusunun çok çok ama çok alt katmanında birbiriyle bağlantı ya da iletişimleri olabilir mi? Yani aslında tek bir karadelik olabilir mi?
Örnekleme yapmadan çok uçuk geldiğini kabul ediyorum o nedenle ne saçmalanıyor diye düşünebilirsiniz.
Örneğin 19 litrelik bir su damacanasını toprağa gömelim sadece damacananın ağzı toprak zeminle bir şekilde açıkta duruyor olsun. Dışarıdan bakışla bunun gördüğümüz delikle orantılı alta doğru devam ettiğini düşünebiliriz ama ağız kısmı küçükken alt kısmı çok geniş olabilir. Evrenimizdeki karadelikler aynı şekilde üstten alta doğru genişleyebilir. Damacana yerine balon koyarsak alt tarafta bir genleşme söz konusu olabilir ve bu karadelikler sonunda alt tarafta iç içe geçebilir.
Daha sevdiğim bir örnek ise olimpik kocaman bir havuz düşünelim. Bu havuz suyla dolu olsun ve üzerine havuzu tamamen kaplayacak bir örtü serelim ve karadelikleri temsilen değişik yerlerine delikler açalım. Hangi delikten içeri ne girerse girsin hepsi alttaki havuzda olacaktır. İsterseniz ortadaki delik isterseniz köşedeki delik hepsinin gittiği yer aynı bütünlük olacaktır.
Karadelikler uzay zaman dokusunun sonsuz bükülmesi mi? Uzay zaman dokusunun yırtılması mı? Karanlık Enerji havuzları mı? Yoksa evreni var eden karadeliğin yaramaz çocukları mı?
Elbette daha kabul gören alternatif düşünceler mevcut ama daha fazla kabul görme nedenleri karadelikler hakkında bilgimiz olduğundan değil aksine evren ve karadelikler hakkında yeterli bilgimiz olmadığından olabilir mi?
Elbette süpernova patlamaları sonrası oluşan durumları yok saymıyorum, dolaylı gözlemlerden elde ettiğimiz bilgiler yani gezegenlerin dönüş hızları, yörüngeleri ya da x ışını değerleri sayesinde karadelik oluştu mu, var mı diye yapılan çalışmalar çok değerlidir. Klasik anlatım ve modellemeler olmadan olmaz ama yazının başında belirttiğim gibi “zaten bildiklerinizi yazmayacağım” demiştim.