Selam olsun,
Seni ne kadar az tanıyor ve ne kadar çok düşünüyorum bir bilsen…
Karanlık madde, karanlık enerji ve kara delikler yani karanlıkgiller!
Biliyorum bu konuda hepimizin birçok düşüncesi var ama biraz çizgilerin dışına çıkacağımız bir yazı olacağını daha yazmadan biliyorum. Aslında bilinen karanlığın 3 atlısı (Karanlık madde, karanlık enerji ve kara delik) ile ilgili değil, bunlar dışında kalanları konu etmek isterim.
Ata sporumuz olan bilmediğin bir şey olursa başına karanlık ekle geç gibi bir yöntemi kullanmadan bu konuların bütüncül olarak düşünelim derim…
Karanlıkgillerin var oluşu demek evrenin bizim nüfuz edemediğimiz yanını söz konusu eder. Evreni deniz gibi düşünürsek ve insan olarak denizin içine, altına gidemeseydik deniz bizim için ne olurdu sizce? Deniz bizim için sadece mavi bir sudan, dalgalardan ve arada su üstüne zıplayan balıklardan ibaret olurdu. Denizin altındaki yaşamları, çeşitliliği, deniz altında gerçekleşen doğa olaylarını yani dünya içinde ayrı bir dünya olduğunu bilemezdik. Empati yaparak bir hamsinin dünyayı ve evreni nasıl gördüğünü düşünerek sanırım demek istediğimi daha net anlatabilirim.
Bir hamsiyiz ve oksijeni tükenen Karadeniz’de Türkiye kıyılarına yakın yüzüyoruz zira Ruslara güven olmaz kendi sularımızdan ayrılmanın manası yok. Bizim için dünya ve evren ne olurdu? İçinde yaşadığımız deniz var, denizde yaşayan bitkiler var, bazen kayalar ve kumsal gibi denizin ucu var ve su üstüne zıpladığımızda hava durumuna göre mavi ya da bulutlu gördüğümüz bir çevre var. Peki, balık olarak görmediğimiz dünya ve evrene nüfuz etmemiz söz konusu olabilir mi? İnsanın, karanlıkgiller karşısındaki durumunu biraz buna benzetiyorum. Kendi maddesel evrenimizde bir balık gibi yaşıyor olabiliriz ve karanlık taraf bizim dünyamızdan çok daha çeşitli ve büyük olabilir.
Bizler genel olarak karanlık madde, karanlık enerji ve kara delik diyerek konuyu özetliyoruz ama karanlık bu kadar mı? Bu üçlü kadar meşhur olmasa da üzerine çalışılan başka karanlık üyeleri var. Bunlardan bazıları; Karanlık gök taşları, karanlık yıldızlar, karanlık galaksiler, karanlık canlılar, karanlık elementler, karanlık yasaları vb. vb.
Mesela karanlık göktaşları bizim bildiğimiz maddeden oluşan göktaşlarından farklı olacaktır. Aynı çapa sahip bildiğimiz maddeden oluşan göktaşı ile karanlık maddeden oluşan göktaşı dünyaya çarpsa iki farklı durum yaşanır. Bizim bildiğimiz maddeden oluşan göktaşı dünyadaki yaşamı bitirebilecekken aynı çapta karanlık maddeden oluşan göktaşı ya çok ufak bir etkiye neden olacaktır ya da daha kuvvetli ihtimal dünyanın içinden geçip gidecektir. Bildiğimiz üzere karanlık madde bildiğimiz madde ile etkileşime girmiyor ya da çok ama çok düşük seviyede etkileşim oluyor bu nedenle bugüne kadar yaşadığımız bu tip durumlar varsa bunları tespit etmemiz çok zor.
Karanlık madde varsa, bu karanlık maddeyi oluşturacak karanlık atomlar ya da benzeri bir şey olması gerekir ki aynı şekilde karanlık atomun olması için karanlık elektronlar, nötronlar benzeri şeyler olması gerekir.
Genel olarak karanlığın 3 atlısını konu etsek bile karanlık madde ve karanlık enerjinin evrenimizin %90’nın fazlasını oluşturduğunu düşünürsek çeşitlilik potansiyelini anlamamız daha olası olabilir. Bizler biliyoruz ki sadece karanlık madde olamaz. Karanlık maddeyi oluşturan alt ve daha ilginci oluşan karanlık maddelerin oluşturduğu yapılar olması gerekir. Altı üstü yok sadece karanlık madde var diye düşünmek büyük bir hata olacaktır.
Karanlık madde dendiğinde aklımızda karanlık bir madde oluşuyor ama aslında oluşması gereken şey karanlık bir evren olmalı diye düşünüyorum. Aynı şekilde karanlık enerji dendiğinde sadece tek başına karanlık enerjiyi düşünmek yerine karanlık enerjinin hızı, karanlık enerjinin yaşam oluşturup oluşturmadığı ya da karanlık enerjiden oluşan yapılar yani yine karanlık evreni düşünmemiz lazım.
Bildiğimiz maddenin oluşum sürecini biliyoruz. Kendiliğinden madde olarak oluşmadığını, madde oluşuncaya kadar maddeyi oluşturan süreçlerin yaşandığını mesela atomların oluştuğunu biliyoruz. Atomların oluşması için nötronların oluşması gerektiğini biliyoruz, nötronların oluşması için quarklar vs. vs. Sadece maddenin oluşması için ne kadar çok süreç işlediğini bilip iş karanlık maddeye geldiğinde karanlık bir evren, süreç yerine neden tekil olarak karanlık madde adı altında bir maddeyi düşünüyoruz pek anlamıyorum. Düşünüyoruz yazıyorum çünkü istemsizce bende düşünüyorum. Bazı şeyleri kırmak için üzerine düşünmek, düşünceleri tartışmak, perçinlemek, yanlışlamak gerektiğine inanıyor ve o yüzden bu konuları yazıyorum.
Bir balık dünyayı deniz olarak görüyor diye bizim yaşadığımız dünya hayali olmuyorsa, Karanlığa nüfuz edemediğimiz için karanlık evrende hayali olmayabilir.
Elbette, karanlıkgiller üzerine yeterli bilgimiz yok, Direkt gözlem şansımız zaten yok sınırlı dolaylı gözlem şansımız varken bahsi geçen karanlıkgillerin kesin var olduğunu, yok olduğunu söyleyemeyiz. Bugüne kadar elde edilen bilgiler ışığında olabilir, olmalı gibi çıkarımlarımız olsa bile çok daha fazla bilgiye ulaşmamız gerekiyor.
Bir balığın suyun dışında kalıp dünya hakkında bilgi toplaması gibi meşakkatli ve zor bir iş olduğu aşikâr.