Evren büyüktür. Çok büyüktür. Bununla beraber eğer evrenin kökeniyle ilgili kuramlar doğruysa, evren bir zamanlar küçüktü. Çok, çok küçüktü. Aslında bir noktada mevcut bile değildi. Yaklaşık 13,8 milyar yıl önce madde, enerji, zaman ve uzay, Büyük Patlama dediğimiz olayda bir anda yoktan var oldu.
Peki, bu nasıl gerçekleşti. Ya da başka türlü değinecek olursak: Her şeyin kökeninde ne vardı? Başlangıcın gizemiyle ilgili temel soru budur.
Tarih boyunca çoğu kişi için bu sorunun tek makul kanıtı, ‘’Bunu yapan Tanrı’dır.’’ olmuştu. Uzun yıllar bilim bile bile bu konudan kaçındı. 20. yüzyılın başlarında çoğu fizikçi, Evren’in sonsuz ve ebedi olduğuna inanıyordu. İşin aslının böyle olmadığınıza dair ilk ipucu, 1929’da Edwin Hubble’ın, gökadaların bir patlamadan sonra şarapnel gibi birbirinden uzaklaştığını keşfetmesiyle ortaya çıkmıştır.
Her Şeyden Önceki Başlangıç
İlk zamanlarda, bir çok bilim insanı “her şeyden önceki başlangıç fikrinden pek hoşnut kalmadılar, bu yüzden de böyle bir başlangıcı gerektirmeyen alternatif açıklamalar geliştirdiler. Bunların belki de en çok bilineni 1948’de önerilen “durağan hal evreni” varsayımıydı. Bu varsayıma göre evren öteden beri mevcuttu ve hep aynı görünümü korumuştu.
Çok geçmeden, gökbilimciler Bu iddiayı etmenin yollarını buldular ve varsayımın kusurlu olduğu ortaya çıktı. Bazı gök; örneğin kuasarlar, yalnızca bizden uzak mesafelerde bulunuyorlardı bu da demek oluyor ki evren hep aynı görünümde değildi. Her şeye rağmen ’’durağan hal kuramcıları’’ başta alaycı bir reddetme olarak uydurulan “büyük patlama” terimini bize miras bıraktılar.
Öldürücü darbe ise 1965’te bütün uzay boşluğuna yayılmış ’’alçak düzey artalan’’ ışımasının kazarak keşfedilmesi ile geldi. Bu kozmik mikrodalga artalan ışıması bugünkünden çok daha sıcak ve yoğun bir evrenin ardıl ışıması olarak yorumlandı. Bu gözlemler çok geçmeden kuramsal olarak desteklendi.
Stephen Hawking ve Roger Penrose, eğer genel görelilik kuramı doğruysa uzayın sonsuz derecede küçük ve yoğun olduğu bir zamanı aslında zamanın kendisinin başladığı bir anın olması gerektiğini gösterdiler.
Büyük Patlama Olmadıysa
Günümüzde Büyük Patlama, evrenin kökeni için genel kabul gören açıklama olsa da, bu alanda tek başına değildir. Alternatif olarak, bir patlama değil de, bir sıçrama olduğundan söz edilmektedir. Bu senaryoda, evrenimizi geriye sarmak bizi, hayal edilemeyecek denli sıcak ve yoğun bir başlangıca ve öte yandan, bir önceki evrenin hayal edilemeyecek denli sıcak ve yoğun sonuna götürür. Bir başka düşünce de, bu patlamanın birçoklarından biri olduğu yönündedir. Çoklu evren kuramına göre, evrenimiz kaynayan evrenler çorbasının köpüklerinden yalnızca biridir. Bu iki düşüncede de evrenin bir başlangıcı yoktur. Bu ise, öylece ortaya çıkmaktan daha da zor anlaşılabilecek bir kavramdır.
Gerçekten çok ilginç konular, bu zamana kadar sürekli karadelik oluşumu, paralel evren hakkında merakım vardı. Ve bu tür yazıları okumaya çalıştım. Dünyanın oluşumu, evrenin oluşumu çok ilgi çekici konular. Ve yazılarınız gerçekten başarılı. Başarılarınızın devamını dilerim.