Selam olsun,
Malumunuz üzere karanlıkgiller familyasından karanlık enerji, karanlık madde ve kara delikler hala tam olarak nüfuz edemediğimiz fenomenler olarak karşımızda put gibi duruyor.
Kimimiz bu putlara hayranlıkla bakıyorken kimimiz de taşlayarak yıkmak istiyor.
Elbette taşlamaktan kastımız fikirsel taşlama.
Ben sizlere ve karanlığa inat gölgelerin gücü adına diye nara atarak daha aydınlık bir konudan bahsetmek istiyorum.
Beyaz Delikler…
Belirtmem gereken ön bilgi; Beyaz delikler gözlenmemiştir ancak genel görelilik başta olmak üzere birçok teoriye göre olması gereken bir fenomendir. Bilimsel ilerlemede önce varsayımsal olarak tespit edip daha sonra varsayımı delillendirdiğimiz örnekler çokça olduğundan bu konuda da ileride biz görmesek bile bir şeyler bulunacaktır diye düşünüyorum.
Kara deliklere henüz vakıf değilken nereden çıktı bu beyaz delikler diyebilirsiniz ama dememenizi tercih ederim. Evreni anlamak ve anlamlandırmak için tam olarak bilmemiz gerekiyor çünkü bir bütünün parçalarını bilmek bütün hakkında sağlıklı sonuçlar vermez. Bildiğiniz üzere filin bacağını tutan fil serttir der, kulağını tutan fil yumuşaktır der, kuyruğunu tutan incedir der ama kimse fili tarif edemez. Bizlerde evrenimizi anlamak ve ne olduğunu kavramak için bütüncül bir bilgiye sahip olmalıyız.
Konumuzdan 70 80 kelime kadar uzaklaştığımızı görüyor ve rotamızı geri çevirip beyaz deliklere odaklanıyorum…
Kara deliklerin olay ufkunu geçen her şeyi yuttuğunu biliyoruz milyarlarca yıl yutabilir. Beyaz delik önermesi bu noktada ortaya çıkıyor. Bir görüşe göre kara deliğin uzay zamanı büktüğünü biliyoruz o halde bir noktadan sonra daha doğrusu bir yoğunluk noktasından sonra kara deliğin uzay zamanı yırtarak kusarcasına enerjiyi dışarıya atması gerekiyor. Benim daha yakın olduğum diğer bir görüş ise evrenin başlangıcı olarak kabul gören büyük patlama modeli ile ilintili bir nedeni ortaya koyuyor.
Kara deliğin milyarlarca yıl her şeyi yuttuğunu biliyoruz ve bunların tek bir noktada biriktiğinde kara deliğin dışındaki evrenle bağı kesilmiş şekilde tekillik oluşturacağını öngörebiliyoruz. Evrenimizin başlangıcı olarak kabul ettiğimiz büyük patlamanın tekillik vardı ve patlayarak yayıldı iddiası gibi kara deliklerinde oluşturduğu dış evrenden izole tekilliklerin patlayıp beyaz delikler oluşturması gerektiği düşünülmekte.
Elbette bahsettiğimiz patlama saçılmak ve genişlemek manasında bir patlama.
Evreni oluşturacak yoğunlukta bir tekillik olmadığından kara deliklerdeki tekilliklerin patlaması beyaz delikler gibi dış evrene enerji yayan sonuçlar doğurabilir.
Şimdi bu konuda önem verdiğim huşulardan bahsetmek isterim.
Kara delikleri kabul ediyoruz genel olarak ancak zıtlığı konusunda beyaz deliklere daha soğuk yaklaşıyoruz ancak her ikisi de hipotetik nesneler olarak tanımlanmaktadır. Biraz daha sadeleştirmek gerekirse kara delik ve beyaz delik gözleme dayanmayan varsayımsal olarak kabul gören nesnelerdir. Kara deliğin farkı üzerine daha çok araştırma yapılması, daha çok düşünülmesi, teori üretilmesi ve çevresel gözlemler yapılmış olmasıdır. Bunlara rağmen bugün kara delikler kanıtlanmış nesneler değildir, varlığı yönünde birçok kanıt bulunmuş nesnelerdir.
Beyaz delikler ise daha bakir bir konudur. Çeşitli araştırmalar, çalışmalar yapılmaktadır.
Beyaz delikler biraz bilimkurgu gibi gelebilir ancak kara delikler kadar genel göreliliğe uygundur.
Elbette varlıkları kesin değildir, kara delikler kadar.
Önem kısmı ise bizim teknolojimiz ve gözlem yeteneklerimizin karanlıktan ziyade aydınlığa yatkın olmasıdır. Kara delikleri yeterince anlamak için ileride beyaz delikler üzerinde yoğunlaşmamız gerekecektir diye düşünüyorum. Bu ara örneklemeleri çok seviyorum müsaadenizle bir örnek vermek isterim. Kapalı bir kutunun içinde ne olduğunu anlamak kara delik olarak resmedilsin. Çeşitli tahminlerde bulabiliriz ancak çok uzun yıllar geçse bile gerçeğe ulaşamayabiliriz. Kutunun altına açılacak bir delikten akan suyu gördüğümüzde saatler içinde kutunun içeriği hakkında yüz yıllık bilgiye sahip olabiliriz. Suyun analizi, suyun akış hızından kutunun kütlesiyle hesapladığımızda ne kadar su olduğu vb. bilgilere ulaşabiliriz.
Bu fenomenlerde bazen zıt kutuplarda gezmek gerekebilir.
Zaten bunu kara delik konusunda kısmen yapıyoruz, kara delikleri gözlemleyemediğimizden çevresel etkileri ve ışığın hareketlerinden faydalanıyoruz.
Bahsettiğim yöntemler ve düşünceler elbette bir tek benim aklıma gelmiyor ama yapılabilmesi için yeterli teknoloji ve bilgiye sahip olmadığımız aşikâr. Bilimsel yolculuğumuzda bu aşamalara gelinecektir sadece zaman meselesi.
Zamanı gelmedi diye düşünmekten imtina etmemiz gerektiğini kim söyleyebilir?