1. Anasayfa
  2. Genel

Ötegezegen mi Ötegalaksi mi?

Ötegezegen mi Ötegalaksi mi?
0

Selam olsun,

Uzayda canlı yaşam arayışlarına biraz daha kapsamlı bir yazı yazmak istedim. Hep genel kabuller üzerine yazıyoruz haliyle aynı şeyleri yazıyoruz. Farklı yazmak adına değil farklı bir pencereden bakmanın mümkün olduğunu anlatmak için yazacağım.

Canlı arayışımızda kıstasımız dünya.
Dünya benzeri bir gezegen aramaktayız ki canlılığı bulma ihtimalini yükseltelim. Hepimizin bildiği gibi yıldızına belirli mesafede olması, suyun sıvı halde bulunması, atmosfer vb. kıstaslarımızla gezegen avındayız. Sonuç alamadığımız canlılık konusunda hala yalnız olmamızdan anlaşılacağa üzere pek parlak değil.

Bu durumda sonuçtan ziyade yöntem konusunda farklılaşabiliriz. Mesela dünya gibi gezegenler yerine dünyanın olduğu samanyolu gibi galaksiler aramak daha mantıklı olabilir. Evet, burada bir iddia var. Yaşamı dünya mı var etti yoksa samanyolu galaksimiz mi dünyayı var etti?

Soruların ikisinin de cevabı evettir ancak iki sorunun yanıtının doğru olması ikisinin de doğru olduğu anlamına gelmiyor. Bir önceki etken her zaman daha önemlidir zira o bir önceki etken olmazsa sonucu sağlayan etken hiç var olmayacaktır. Bu nedenle aslolan dünya değil samanyolu olabilir.

Sarmal yapıda olan samanyolu galaksimiz çok yaygın bir galaksi türüdür. Nadir görülen birçok galaksi türü vardır ve biz kendi galaksimize nüfuz edememişken bu galaksilere nüfuz edebilmek şu aşamada pek mümkün değil gibi.

Bu konuyu açma nedenim bir soruyu daha belirgin olarak sorabilmek.

Dünyada yaşamın oluşması için dünya yeterli mi? Yani dünya kendi başına yaşamı başlatabilir mi? Bu soruların yanıtı elbette hayır ise yaşamı dünya benzeri gezegenlerde aramak ne derece doğrudur diye farklı bir soru çıkıyor zira binlerce dünya benzeri gezegen bulabiliyoruz ama canlılığı bulamıyoruz. Sanırım bu yöntem dışında daha kapsamlı bir yönteme ihtiyacımız var.

Bu konuda genelde bu kadar bilim insanı bunu düşünmedi mi gibi sorular gelebiliyor. Peşinen yazmak isterim ki çok sayıda bilim insanı bunu çok detaylı olarak düşünmekte hatta düşünmenin ötesinde araştırmalarına konu etmektedir. Ortada sürdürülen bir yöntem ve sıfır başarı bulunuyorsa alternatif yöntemler kendiliğinden ortaya çıkmaktadır.

Bu yöntemle alınan sıfır sonuç ya dünya dışında bir yaşam yok ya da bu yöntemle bulamadığımız gerçeğini karşımıza çıkartıyor. Dünya dışında bir canlı olmasa bile biz bu ihtimali hiçbir zaman kabul edip araştırmalara son vermeyeceğimize göre, yöntem değişikliği, geliştirmesi gibi seçeneklere yöneleceğiz. En azından yönelmeliyiz.

Yaşamı oluşturacak etkenleri dünya ya da güneş sistemi ile sınırlandırmadan galaksimize hatta evrenimize yayarak canlılığın temellerine doğru yolculuk yapmamız lazım. Bu eleştirilerim biraz acımasız zira mevcut teknolojimizin izin verdiği ölçüde ilerlediğimiz bir gerçek. Mevcut teknoloji ile yapabildiğimiz gezegen benzerliklerinden yola çıkmak. Galaksi boyutunda bu incelemeleri, araştırmaları yapmak için teknolojimiz yeterli değil. Görece yakın gezegenleri inceleme şansımız gibi galaksileri inceleme şansımız olsa kimsenin gezegen üzerinden canlılık arayışına bu kadar ağırlık vereceğini düşünmüyorum. Mevcutta olan teknoloji ile yapılabilecekleri yapmaktayız.

Cansızdan canlılığın başlaması için gerekli olan materyaller o galakside olmalı ve bunların belirli yoğunlukları olmalı. Her galaksinin temel içeriği bildiğimiz üzere benzerdir ancak görece ufak farklılıklar büyük değişikliklere neden olabiliyor. Gezegen yerine Samanyolumuzun değerlerini çok yüksek derecede belirleyip bu oranların olduğu galaksileri aramak daha büyük bir çalışma olacaktır ki ileride yapılacağı konusunda en ufak bir şüphem bile yoktur.

Yakın zaman daha doğrusu kısa ömrümüzde uzayda canlılık bulundu tarzı bir şeyin olacağına ihtimal bile vermiyorum çünkü canlılık oluştuğunda çok çeşitli farklı canlı türlerini oluşturup inanılmaz bir hızla çoğalma eğilimdedir. Dünyamızı düşünürsek ilk canlıdan bu zamana kadar geçen sürede milyonlarca canlı türü oluşmuştur. Katalog altına alabildiğimiz 2.000.000 canlı türü bulunmaktadır. Güneş sistemimizde bu popülasyonu sağlamış bir gezegen olsa bu kadar ince araştırmalara gerek kalmadan zaten tanık olurduk. Bir gezegende sadece mikrop bulmayı ümit etmek biraz düşük bir ihtimaldir zira mikrop varsa çok daha gelişmiş canlılarında olması beklenir.

Bu ve benzeri nedenlerden ötürü gezegen bazlı değil galaksi bazlı araştırmalara geçecek teknolojiye ulaştığımızda başka gezegenlerde ama akıllı ama aklı başından gitmiş canlılar bulacağımızı düşünmekteyim.

Bir insanın milyonlarca sperminden bir canlılık oluşması gibi galaksilerin cansızdan canlıyı oluşturmasının sınırlı olmasını beklerim. İnsan dediğimiz canlı küçük bir evrendir. Evrenin oluşturdukları ile oluşmuştur.

Günümüz için bilimkurgu olarak düşünülebilir bir yazı oldu ama bir zamanlar aya insanın gitmesi için bilimkurgu denilmekteydi. Teknoloji her kurguyu gerçekleştirecek seviyeye geldiğinde kurgu yok olur bilime dönüşür.

Sizce canlılık için gezegenler yerine gezegenlerin ve canlılığın başladığı gezegenleri oluşturan galaksileri hedefe koymak yersiz bir önerimi yoksa olabilirliği bulunuyor mu?

Tahmin edeceğiniz üzere bu yazınında amacı bu iş böyledir demek değildi. Farklı düşünceler ya mevcut düşünceyi perçinler ya da alternatif düşüncelere kapı açabilir. Olabilirlikler olacak diye bir kaide yoktur. Bir taşı havaya attığımda yere düştüğünde adımı yazabilir mi? Olasılık olarak evet ama bu olasılığın varlığı gerçekleşeceği anlamına gelmiyor.

Paylaş

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir