1. Anasayfa
  2. Genel

Serseri Gezegenler…

Serseri Gezegenler…
0

Selam olsun,

Edebi serserilik tarzıma daha uygun olsa da bugün biraz daha uzaysal serserilikleri konu edeceğim. Genelde farklı konular içinde anılırlar ama müstakil bir başlığı hak ettiklerini düşünüyorum.

Evrenimizde mükemmel bir düzen ya da tam bir kaos var diye çeşitli düşüncelere gark olabiliriz zira baktığın yere göre manzaran nasıl değişiyorsa değerlendirme kriterlerine göre yakınlaşacağın düşünceler değişebiliyor.

Şahsen doğru ve yanlış gibi kavramlarla aram pek iyi değildir. Hazır paketler gibi geliyor doğru dediğinin içinde yanlışlar olabileceği gibi yanlışlarda doğrulara sahip olabilir.

Evrende bir düzen olduğu benim açımdan aşikâr ancak aynı şekilde bu düzenin kendisinin kaos olması muhtemel. Evet, her iki görüşü de benimsiyorum. Genel olarak bu kabullerde insanların din ile ilişkisi rol oynuyor.

Konumuza giriş yapmadan önce farklı konularda serseri gibi dolaştıktan sonra artık vira bismillah diyerek şişemizi vuruyoruz takamızın pupasına.

Hakkında pek gözlemsel bilgiye sahip olmadığımız serseri gezegenler…
Evrenimizde dolaşan bu yıldızsız ve yörüngesi bulunmayan gezegenler acaba uzayda serseri mayın gibi terör mü estiriyor yoksa belirli faydalar mı sağlıyor?

Mevcut yıldızı tarafından terk edilmiş bu istenmeyen gezegenler nasıl bu yola düşüyor?
İstenmeyen gezegenler güzel bir tanımlama oldu sanırım. Bu gezegenler içerdiği materyallerden kaynaklı ya da yıldızın çekim etkisinden çıkacak bir yol bulduğu için sistemden çıkabilir/itilebilir. Serüvenleri bu noktadan sonra başlıyor.

Evet çok bir bilgiye sahip değiliz çünkü böyle gezegenleri izlemek ya da takip etmek insan ömrü ve teknolojimiz bakımından pek kolay bir şey değildir. Doğru düzgün şekilde 50 – 70 yıldır uzay teknolojileri geliştiriyoruz. Ön çalışmaları yok saymıyorum bugünü hazırlamıştır ancak o çalışmalarla uzaya nüfuz etmek pek olacak iş değildir.

Serseri gezegenlerin serüveninde bazı sonlar ve başlangıçlar oluşabilir. Dünya kütlesinde bir gezegen bir sabah kalkıp yeter artık çekilmez bir hale geldin diyerek yıldızının çekim alanını terk ettiğinde olası dört sona doğru yelken açmış olacak. Bu yollardan birincisi kendinden daha küçük ya da büyük bir gök cismiyle çarpışacak. Parçalanabileceği gibi güneşten 50 kat daha büyük bir yıldıza çarpıp yok olabilir.

İkinci yol ise ulaştığı hız ile çekim alanından kaçamayacağı büyüklükte bir yıldızın yörüngesine oturacak ki neden olmasın?

Üçüncü yol ise bir karadeliğe denk gelmesi olabilir. Dördüncü yol ise tek bir yıldızın yörüngesine değil güneş sistemleri arasında çok çok ama çok büyük bir yörüngeye oturacaktır. Bu biraz bilardo oynamak gibi bir durum. Beyaz top önce sarı topa sonra kısa banda sonra uzun banda sonra kırmızıya gibi birçok çekim etkisine maruz kalıp bir döngüye girebilir.

Dünyamızın serserilik yaptığını düşünürsek… Aman.

Sıcaklıkların ne kadar düşeceğini hemen düşünebiliriz ancak çoğunluklu ısı kaybı insanın donmasıyla anılsa da ekosistem yok olur, canlılık kalmazdı. Suyu kaybeder ve farklı etkilere maruz kalırdık. Tamam dünyamızı kaybettik ve bizler yok olduk buraya kadar her şey yerine oturuyor ama bu aşamadan sonra olacaklar biraz daha dramatik hale geliyor.

Güneş sistemimizin yapısı değişir, komşu gezegenlerin yörüngelerinden güneşe olan mesafelerine kadar bir dizi değişiklikler yaşanır hatta bazı yok oluşlar meydana gelebilirdi. Kelebek etkisiyle güneş sistemindeki değişiklikler diğer güneş sistemi ya da arada olan gök cisimlerini etkileyebilirdi.

Bu serseriler üzerine düşünürken bazı şeyleri daha farklı ele alabiliyor insan.
Mesela ayın dünya üzerindeki etkilerinden gel git etkisi ayın bir özelliği olarak not edilir ancak bu özelliğin açığa çıkması için dünyanın olduğu yerde bulunması gerekir. Dünya yoksa ayın böyle bir etkisi olmayacak ve bu özelliği pasif konumda keşfedilmeyi bekleyecek.

Eğer dünya olmasa güneş sisteminde belki birkaç gezegen yok olacak ya da yaşam için gerekli şartları sağlayabilecek. Dünya olmasa farklı bir gezegen dünya yörüngesinde olabilir ve yaşama ev sahipliği yapabilirdi.

Bunların önemi daha doğrusu bu düşüncelerin önemi bilimin neden tek bir düzlemde ilerlemediğini binlerce farklı koldan on binlerce farklı alt koldan çalışmalar yaptığını kavramak için hayati öneme sahiptir.

Bazılarımız uzay çalışmalarına daha çok kaynak ayrılmasını isterken bazılarımız sağlık sektörüne, jeolojiye, kimyaya vb. konulara daha çok kaynak ayrılmasını isteyebiliyor. Kendince öncelik sıraları olabiliyor insanların. Uzay için hepsine ve fazlasına ihtiyaç vardır. Jeoloji bilgimiz ve teknolojimiz ile uzaydaki gök cisimlerini tanımlıyor ve değerlendiriyoruz.

Paylaş

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir